20 Aralık 2011 Salı

Metrobüse binme rehberi



        Metrobüs ve doğal seleksiyon arasında bağlantı olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz? Ne yani  yoksa 10.000 yıl önce seçilim vardı da şimdi olmayacak mı sanıyordunuz?
        Bence günümüzün seçilim modeli kesinlikle toplu taşıma araçları."Güçlü olan birey avcılara yem olmaz hayatta kalır zayıf olan ise tarihin tozlu sayfalarına karışır." Çevirisini yaparsak "Güçlü olan Avcılara kadar oturarak gider zayıf olan metrobüsün tozlu yollarında bi sonrakini beklemeye mecbur kalır."Ama merak etmeyin. Yaptığım sayısız yolculuk, tükettiğim nice akbiller sonucu sizin için bir "Metrobüse binme rehberi" hazırladım.

             Öncelikle eğer "popom koltuğa değsin","Ayy..vallahi ayakta gidemem ben" diyorsanız söğütlüçeşme, zincirlikuyu, avcılar gibi metrobüsün ilk kalkış duraklarını tercih etmelisiniz.Diyelim ki Zincirlikuyu'ya geldiniz.Tabii ortalık ana-baba günü gibi.Hemen kıvrak hareketlerle metrobüsün kapısının açılacağı muhtemel noktalara yönelin.Burada dikkat etmeniz gereken şey kalabalığın çoğunlukla kümelendiği noktalar.Tamam her yer kalabalık ama hayatta kalmış olan atalarınız size keskin gözler miras bıraktı onları kullanın.Gözlerinizi kısıp kalabalığı süzün, yer yer belirli noktalarda yoğunluğun arttığını fark edeceksiniz. Hah! İşte orası kapının açılacağı şanslı noktalar. Kibarlığı bir kenara bırakıp çaktırmadan o kritik noktalara doğru yanaşmaya çalışın. Dişiyseniz zaten pazarlardan, Mango Outlet'lerden kalabalık nasıl yarılır konusuna alışıksınız. Eğer erkekseniz farz edin Victoria's Secret melekleri az ilerde halk defilesi yapıyor ve siz hiç bir şey göremiyorsunuz. Bu uğurda size çemkirenler, kötü kötü bakanlar olacaktır ama olsun unutmayın neslin devamı için her şey mübah.

            Kapıya doğru iyice yanaştıktan sonra artık boş gelecek metrobüsü beklemeye başlayabilirsiniz. Heyecanın doruğa çıktığı, kalp atışlarının hızlandığı bu anda iyice düşünün, metrobüse bindiğinizde acaba sağ tarafa mı yoksa sol tarafa mı koşacaksınız? Karar verme mekanizması gelişmemiş canlılar tam bu noktada bir sağa bir sola koşar ve sonuçta tam ortada kalarak yüzleri cama yapışmış bir şekilde yolculuk etmek zorunda kalırlar.

          Neyse..Koşu güzergahınızı da belirlediyseniz sıra rakiplere geldi. İçlerinde en tehlikelisi teyzeler. Evet dışarıdan son derece zayıf, güçsüz görünen teyzeler metrobüs kapılarının açılmasıyla birlikte sağa sola savurdukları kalça darbeleriyle, sizi saf dışı bırakabilirler. Ellerindeki çanta, şemsiye ve bilumum nesneyle sizi boş koltuklardan uzaklaştırabilecek hatta sakatlanmanıza sebep olabilecek yegane kişiler teyzelerdir. Siz can havliyle bi köşeye kaçmaya çalışırken de gençlerin edepsizliğinden, İstanbul'un ne kadar bozulduğundan ve metrobüsün ne hayırlı bir icat olduğundan bahsederler. Yaş gruplarından aldıkları "tabii,tabii haklısınız efendim" onaylamalarıyla birlikte tabii.Dikkatli olun ve teyzelerden uzak durun derim ben.

          İkinci olarak mümkünse el ele tutuşmuş sevgililerden kaçın. Ne kadar şirin,masum görünürlerse görünsünler bu çiftler hem kendilerine en yakın tarafa hamle yapar hem de birbirlerinin elini bırakmazlar. Neticede kapının önüne örülmüş  bir etten duvar ortaya çıkar. Aman diyelim.

          Ve son olarak sıra küçük çocuklara geldi.Ah o çocuklar..Annelerinden aldıkları tembih ve gazla,boy avantajını da kullanarak hemen fırlayıp boş koltuk kaparlar.Sadece annelerine de değil üstelik.Civar illerdeki bütün akrabaları için kendilerince yer tutup aferin beklerler.Bunun için yapmanız gereken şey kaşlarınızı çatıp "seni gidi seniii" bakışı yapmak.Daha laftan anlamayanlar için "ulan ben senin ....." bakışı da yapılabilir tabii.Bu noktada tercih size ait.

          Tüm bu anlatılanları okuyup evde eser miktarda pratik yaptıysanız artık boş koltuğunuzla birlikte metrobüs yolculuğuna hazırsınız demektir.Hayatta kalmanın ve elenmemenin tadını çıkarın.İyi yolculuklar !! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder